Hepimizin hayalidir kendi işini yapmak. Bir cafe açmak veya
ticarete girmek… Sürekli bir yerlerde çalışanlar için özellikle çekilmez
patronlar, sizi aşağıya çekmek isteyen mevkidaşlar veya sırf egoları yüzünden
çıkardığınız bir işi kendi işiymiş gibi gösteren yöneticiler yüzünden hepimiz
mutsuzluklar yaşamaktayız. İnternette denk geliyoruz bu tarz haberlere… Canına
tak etti kendi şirketini kurdu gibi haberler her ne kadar toz pembe gözükse de
bilmediğimiz pek çok şey karşımıza çıkıyor.
Önce vereceğimiz hizmetin veya satacağımız ürünlerin bize
olan maliyetini hesaplıyoruz, sonra dükkan kirası, elektrik gibi genel sabit
giderleri de ekleyerek maliyet hesabı yapıyoruz ve ortaya sonuçlar çıkıyor. Ama
hesaba katmadığımız ufak kalemler birikip birikip ay sonunda bir de bakıyoruz
ki evdeki hesap çarşıya uymamış. İşte bu noktada ya çok iyi bir araştırma
yaparak mümkün olan her şeyi hesaplamalıyız veya tahmin dışı giderler için de
bütçe oluşturmalıyız.
İş güvenliği ile ilgili son dönemlerde çıkan kanunlar
doğrultusunda artık bu da bir gider kalemi halini aldı diyebiliriz. Eskiden
sadece tehlikeli sınıflarda olan iş güvenliği uzmanı bulundurma ve doktor
kontrolü gibi küçük işletmelere kadar inmiş durumda. 10 kişiden az çalışanı
bulunan ve az tehlikeli sınıflarda bile artık iş güvenliği uzmanı gerekmekte ve
gerekli kontroller ve eğitimler verilmelidir.
Bu eğitimleri şirket sahipleri veya çalışanları verebilmek
için gerekli sertifi programlarına başvurabiliyor. Bunun için çalışanların
sağlık raporu, acil durum planı, risk değerlendirme raporu gibi belgeler
isteniyor. Bu belgeleri tamamladıktan sonra işletme sahipleri veya çalışanlar
eğitim almaya hak kazanır ve iş yeri iş güvenliği uzmanına sahip olmuş sayılır.
Düşünsenize küçük büyük bütün firmaların bunu tam anlamıyla uyguladığı ve çok
daha güvenli bir iş hayatında çalıştığımızı…